Oyuncu Ali Atay’ın, yönetmenliğini üstlendiği ikinci filmi Ölümlü Dünya ilk
filmi Limonta’ya nazaran tamamen farklı bir atmosferde. İlk filmi Limonata dram
üzerine kurulu olup iki karakter üzerine kurulu bir yol filmiydi. Limonata
filmi daha soft ve durum komedisi ağırlıklıyken, Ölümlü Dünya filmi ise absürt
şakalara dayanan bir komedi üzerine kurulu. Zaten hikayenin olağandışılığı
böyle bir mizah evreni kurmaya müsait.
Ölümlü Dünya, Haydarpaşa Gar’ında kendi halinde bir restoran işleten Mermer
Ailesi’nin hikayesini anlatıyor diye lanse edilmişti. Bu yanlış. Filmi
izleyenler gördü ki Mermer Ailesi hiç de kendi halinde bir aile değil. Filmin
dramaturjik kopuklukları buradan itibaren baş gösteriyor. Film, Özdemir Erdoğan’ın
Gurbet parçasıyla başlıyor. İstanbul görüntüleri, halden alışveriş yapan
karakter. Nostaljik bir restoran görüyoruz. Çöpçüler Kralı filmiyle özdeşleşen
bu prçayı duyunca ister istemez onun tadında, yeşilçam ayarında bir film
izleyeceğimizi düşünüyoruz. Gülse Birsel'in Aile Arasında filmiyle başlayan furya
ile bir aile komedisi izleyeceğimizi beklerken eli silahlı bir aile karşılıyor
bizi. Film seyircisini adeta ters köşeye atıyor. Mermer Ailesi bir örgüt ve
genel merkezden yapmaları gereken görevler geliyor. Böyle örgüt başka aileler
var ve bu bir aile geleneği olarak aktarlıyor. Restoranları ise tamamen paravan
bir işletme. Aslında bakarsanız çok
başarılı bir absürt evren kurulmuş. İlgi çekici bir hikaye bizi bekliyor. Bir
yandan örgüt üyesi eli silahlı insanlarken bir yandan da bir ailenin üyesi
olarak aile bağlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Bu çatışma ve silahlı çatışma
anında bile ailevi tutum çok komik bir hal alıyor. Yönetmen Ali Atay, Leyla
ile Mecnun dizisiyle hayatımıza yeniden giren absürt komediyi, dizinin
senaristi Burak Aksak ve dizinin yönetmeni Onur Ünlü’den daha iyi kavramışa
benziyor. Absürtlük ve mizah olarak tamam da peki film olarak?
Başarılı, gerçekçi çatışma sahneleri çekilmiş. Filmin senaryosunda bir
çatışma var. Karakterler doğal. Fakat filmde çok temel problemler var. Bir kere
sinema dilinin noktalama işaretleri olarak adlandırılan geçişler çok yanlış
kullanılmış. Kararma açılma geçişleri çok amatörce ve anlatmak istenilenin
karşılığını veremiyor. Muhtemelen film çok daha uzundu ve kesme-biçme işleminin
altından yönetmen Ali Atay ustaca kalkamadı. İlk filmi Limonata’ya göre fazlaca
kalabalık kadrosu Ali Atay’ı karakter tanıtma konusunda zora sokmuş. Kalabalık
bir aile var var ama kim kimin nesi tam olarak anlayamıyoruz. Onları kafamızda
bir yere konumlandırmaya çalışırken zaten film akıp gidiyor. Ayrıca şu örgüt
meselesi tam olarak oturmuyor. Ne bu örgüt, kimin adına çalışıyorlar? Bazı
noktaların altı çizilmesi gerekirken çizilmemiş. Altı çizilmeyen detaylar
yüzünden film oldukça eksik kalmış. Çok kopuk ilerliyoruz. Bazı olayların
nedeni, bazı olayların sonucu yok. Sanırım filmin hikaye yaratıcılarından olan
Ali Atay ve Feyyaz Yiğit hikayeyi düşündüklerinde çok eğlenmişler. Bu fikirle
yola çıkıp filmin sadece komik olmasına odaklanmışlar. Film sadece fikirden ibaret
kalmış. Malesef ki salt fikirden film olmaz. Fikri açıklayacak güçlü bir
senaryoya ihtiyaç var.
Filmin kadrosuna gelince, çok iyi bir ekip var. Son dönemin gözde komedi
yıldızları bir arada. Bu proje Güldür Güldür Show’daki stand-up gösterisiyle
tanınan Doğu Demirkol’un kendini göstermesi için çok yerinde bir iş olmuş. Doğu
Demirkol sadece başarılı bir komedyen değil iyi bir de oyuncu olabileceğinin
sinyallerini vermiş. Feyyaz Yiğit ise her zamanki Feyyaz Yiğit. Komik, doğal. Sarp
Apak ve İrem Sak iyi bir çift olamamışlar hissi vardı. Semaptik oyuncu İrem
Sak, sahnede gösterdiği performansı beyazperdeye taşımaya kalkınca malesef
plastik kalmış. Filmin abileri Ahmet Mümtaz Taylan ve Alper Kul’un en başarılı
sinema deneyimi olarak örnek verebiliriz. Filmde en üzüldüğüm kısım, son
dönemin en başarılı oyuncularından Özgür Emre Yıldırım’a kendini gösterecek
fırsatın verilmemesi oldu. Fakat, filmde küçük bir sahneyle, Kalt Mizah Ekibi’nin
Dr. Erman’a hayat veren Ender Gözü’nün sinema seyircisiyle tanıştırılması hoştu. Ender Gözü, kendine
ayrılan küçücük bölümde doğal oyunculuğuyla kahkahalara boğuyor. Kendi Youtube
kanallarındaki mizahın ayarında bir film olduğu için gayet iyi adapte olmuş.
Filmi izlerken ekibin eğlendiği çok belli oluyor. Bunu bir klişe olrak
değil gülmemek için kendini zor tutan oyuncular olduğu için söylüyorum. Filmin
finali filmin bütünlüğü gibi kopuk bitiyor. Ne oldu, nasıl oldu şimdi diyoruz.
Sanki yönetmen sıkılmış ve orada bitirmiş gibi. Yönetmen Ali Atay’ın şiddeti
estetize etmesi ve komik bir hale getirmesi Quantin Tarantino’nun filmlerini çağırıştırıyor. Hele ki son sahnede çatışma esnasında donan karede isimlerin yazması
Tarantino esintilerini biraz daha şiddetlendiriyor.
Filmden sonra aklıma Ali Atay’ın Limonata filminden sonra verdiği bir
röportaj geldi aklıma. Atay röportajında, “Bu filmi çekene kadar profesyonel
fotoğraf makinesi bile tutmadı” diyordu. Filmin yapısını göz önünde
bulundurarak söylüyorum ki zaten kamera tutmakla film çekilmiyor.
Filmin Esprisi:
İşaret dili ile anlaşamama.
0 yorum:
Yorum Gönder