İNANILMAZ AİLE BİR ÇOCUK FİLMİ Mİ?
Öncelikle uzun süredir blogla
ilgilenemiyordum. Seyircisine 14 yıl sonra devam filmiyle dönenen “İnanılmaz
Aile” serisi gibi geri dönmek istedim. Umarım dönüşüm onunkinden iyi olur.
“İnanılmaz Aile 2” 22 Ağustos’ta
ülkemizde vizyona girdi. Serinin tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de büyük
hayranları var. Fakat bu hayranlar İnanılmaz ailesiz büyüdü. İlk filmi 10
yaşında izleyen bir çocuk şimdi 24-25 yaşında. Zaman geçti, devir değişti, teknoloji
gelişti İnanılmazlar üç boyutlu oldu, seyirciler büyüdü… Tabi bunu yanında
İnanılmaz Aile evreninde sanki zaman durmuş gibi kimse yaşlanmadı.
İnanılmaz Aile 2’nin bilindik bir
Hollywood ticari kaygısı ürünü olduğu aşikar. Peki ticari kaygılara bunca
gencin çocukluk anılarını yıkmaya değer miydi?
Filmin üç boyut teknolojisini
kullanmasındaki başarısızlığından başlamak istiyorum. Sinemada ne kadar üç
boyuta karşı olsam da bu filmi üç boyutlu izledim. Sinema sanatının amacı zaten
iki boyutta derinliği vermektir. Ama bunun bir animasyon olmasını da göz önünde
bulundurarak, gelişen teknolojiye ve geçen zamana tanık olmak istedim. Fakat
filmde çok başarısız bir üç boyut kullanımı vardı. Üç boyut üzerinden bir
aksiyon hiç yoktu. Bu hayal kırıklığının birinci aşaması. Çünkü normal biletin
neredeyse iki katı bilet parası ödedik ve yanımızda gözlük götürmeseydik bir de
ona para ödeyecektik.
Ne kadar beğenmesem de iyi ki
filmi üç boyutlu izledim. Çünkü filmin ana mesajını fark etmem daha kolay oldu.
Filmin başarısız giriş ve düşük gelişme kısmını spolier vermeden geçersek İnanılmazların
düşmanı “Ekran Yok Edici” diye bir kötü karakter. Bu karakter ekranları ele
geçirip ona bakanları hipnotize edip yönetiyor. Daha sonra eline geçirmek
istediklerine bir gözlük takıp istediği gibi yönetiyor ve kötü amaçlarına alet
ediyor. Gözünde 3D gözlük ve ekrana bakan çocuklar için çok sağlıklı bir içerik
olmadığını düşünüyorum. Ayrıca Lastik Kız’ın Ekran Yok Edici’nin yerini tespit
ettiği sahnede belirlediği koordinata giderken alttan kötü karakterin ürkütücü
bir ses tonuyla filmin alt metninin açıklaması ise gayet cüretkâr. O sahnede
alttan gelen ürkütücü ses tüm halka televizyon aracılığıyla sesleniyor ve ciddi
bir kapitalizm eleştirisi yapıyor. Tam olarak ne söylediğini anımsayamıyorum
ama yıllarca ekranları izlediğimizden, ekrana boş boş baktığımızdan, başkaları
için çalıştığımızdan, başkalarına kazandırdığımızdan, bu dünyada katılımcı
değil izleyici olduğumuzdan ve ekranların artık bizi ele geçirdiğinden
bahsediyordu. Bu uzun monoloğun olduğu sahnede ben de adeta hipnoz olmuş gibi
kilitlendim. Söyledikleri doğruydu ama bu mesajı bu filmde vermek doğru muydu? Üstelik İnanılmaz Aile evrenindeki bütün süper kahramanlar birleşip doğruları söyleyen, gerçekçi, kapitalizm düşmanı "kötü karakter" olarak nitelendiren kişiyle savaşıyordu. Yani gerçekleri söyleyenler cezalandırılıyordu ve salonun yüzde doksanını oluşturan çocuklar buna şahit oluyordu.. Çizgi filmlerin, masalların hep
bir gizemli alt metin üzerine kurulduğu söylenir. Çeşitli bağımlılıklar,
hastalıklar, eleştiriler gizlice yapılır. Çoğu da sonradan açıklanmış ya da
okunarak ortaya çıkarılmıştır. Fakat bir filmin bağıra bağıra alt metnini
vermesini ben ilginç buldum.
Filmin girişini başarısız
bulduğumdan bahsettim. Onu da biraz açarsam iyi olur. Film çok hızlı başlıyor
ve biz 14 yıl sonra yeniden izleyen insanlar olarak karakterleri tanıyamıyoruz.
Hatırlatıcı hiçbir öğe yok. Filmin ilk dakikaları kim kimdi, aralarında nasıl
bir bağ vardı, güçleri nelerdi gibi sorulara cevap aramakla geçiyor. Filmin
yapımcıları aradan geçen zamanı çok da önemsememişler anlaşılan.
Filmin en iyi yanı dramatik
yapısı. Bir animasyon filme göre aralarında bağ çok iyi kurulmuş ve hikaye
akışı dinamik ilerliyor. Kahramanlıktan çok süper güçleri olan bir ailenin
gündelik sorunlarını izliyoruz. Bu da filmin hikayesini daha gerçekçi ve
savaşçı kılıyor. Bir görev için evden uzaklaşan anne İnanılmaz’ın yerini
doldurmaya çalışan Bay İnanılmaz’ı süper kahraman kostümüyle çok az görüyoruz.
Babanın ailesi için fedakarlık etmesi, ailesi ve tüm süper kahramanlar için hiç
de yapmayacağı şekilde geri plana çekilmesiyle duygusal bir durum oluşuyor. Bay
İnanılmaz, süper güçlerini keşfeden bebeği, ilk aşkını yaşayan ergen kızının
sorunları ve yaramaz oğlu ile baş etmeye çalışırken anne İnanılmaz Ekran Yok
Edici ile savaşıyor. Bu dramatik yapı fantastik bir hikayeyi çok bizden hale
getiriyor. Fakat şunu belirtmem gerek ki film bizi alıştığımız Pixar animasyonlarının
evrensel komedisinden yoksun bırakıyor.
Hikayeye, alt metne, işleyişe
bakarsak, bana kalırsa, bu film günümüz çocuklarına değil zamanın çocukları,
şimdinin gençlerine yapılmış bir filmdir. Tabi ki animasyon film gören çocuklar
gitmek istiyor ve çocuklarına sinema kültürünü aşılamak isteyen aileler onları
bu filme götürüyor. Filmin ilk üç gün izleyicisi, ilk filmin neredeyse 3
katından fazla. Demek ki bu film gençlerden daha fazla çocuğa ulaşmış.
Bu filmi sınıflandıracak
yetkinlikte değilim ama bir animasyon filminin de 13+ ibaresi alması büyük
sansasyon yaratırdı. Ben filmin mümkün olduğunca çocukların ulaşamayacağı
yerlerde saklanmasından yanayım.
NOT: Filmden önce yayınlanan, yine
Pixar’ın yaptığı, kısa animasyon filmi için sinemaya gitmeye değer.