Yine bir ilk yönetmenlik denemesiyle
karşı karşıyayız. 2018’e ilk yönetmenlikleri izleyerek başladık diyebiliriz. Cebimdeki
Yabancı da yılların usta oyuncusu Serra Yılmaz’ın ilk filmi. Bundan sonra böyle
bir kariyer çizer mi bilinmez ama eli ayağı düzgün hoş bir film çıkardığı
söylenebilir. Tabi bir uyarlama olması, önünde daha önce çekilmiş yol gösterici
bir filmin olması ve Ferzan Özpetek gibi bir ustanın mentorluk etmesi ne kadar
katkıda bulunmuştur tartışmak gerekir.
Ferzan Özpetek ve Serra Yılmaz’ın
yıllar süren bir oyuncu-yönetmen birlikteliği var. Ferzan Özpetek filmlerinde
Serra Yılmaz’ı görmeyi seviyor anlaşıldığı üzere. Serra Yılmaz da bu süreçte
sadece oyunculuk yapmamış, Ferzan Özpetek’in etinden sütünden faydalanmış
tabiri caizse. Eğer filmde yönetmenlik varsa ki bunu uyarlama olduğu için
söylüyorum, oyuncu yönetimi, görseli ve kurgusu oldukça başarılı bir iş ortaya
çıkmış. Filmi izledikten sonra hemen orijinali olan 2016 yapımı İtalyan yapımı “Perfetti
Sconosciuti” filmini izledim. Film, %90 birebir aynı. Fakat şuna değinebiliriz.
Serra Yılmaz’ın Cebimdeki Yabancısı daha gerilimli bir yorum olmuş. Daha fazla
kullanılan yakın yüz çekimleri ve hareketli kameralar gerilimin dozajını
arttırıyor. Neredeyse tek mekanda geçen, tiyatroyu andıran bir filmi oluşturmak
oldukça zor bir iştir. Farklı çekim açılıları bulmak, sürekli işleyen bir reji
kurmak oldukça ustalık gerektiren bir iş. Orijinal filme göre bir masa farkı ve
bundan kaynaklanan bir oturma düzeni değişimi var. Çok basit bir detay gibi
gözükebilir fakat gerçekten tek mekanda geçen bir film için oturma düzeni o
kadar mühimdir ki her şey onun üzerine kurulur.
Senaryosuna gelecek olursak,
zaten önceden çekilmiş ve ülkesinde gişe rekorları kırmış bir film hakkında
yorum yapmak yersiz olur. Ortada yazılmış orijinal bir senaryo yok. Zaten
aristokrat, üst düzey cerrahlar ve akademisyenlerin çevresinde şekillenen bir
hikaye olması senaryonun Türkleştirilmesi de çok zor değil. Sonuçta filmin
karakterlerini oluşturan kesim neredeyse evrensel tipler. Aynı hikaye İtalyan’nın
alt sınıfında geçseydi, İtalyan-Türk benzerliklerine rağmen yine de oldukça zor
olurdu. Şunu söyleyebilirim ki diyalogların çevrimi oldukça başarılı. Hatta orijinalinde
olmayan yaratıcı espriler eklenmiş. Hatta orijinalinde olmasına rağmen iyi
satılamayan espriler ustaca satılmış. Bunu, yönetmen Serra Yılmaz’ın başarısı
olarak atfedebiliriz.
Şu an filmin farklı ülkelerde,
hatta Hollywood’da uyarlamalı yapıldığı haberlerini okudum. Hatta filmin
haklarını ilk Ferzan Özpetek almış. İyi de etmiş. Hoş, seyirlik bir film ortaya
çıkmış. Sayesinde başarılı oyuncuların bir araya geldiği bir film izlemiş
olduk. Kadro, zaten teker teker kendini kanıtlamış bir oyunculardan oluşuyor.
Son zamanlarda komedi filmlerinin gözdesi olan Çağlar Çorumlu yine olağanüstü
bir performans sergilemiş. Karakterine yakışan bir sempatikliğe bürünmüş. İmaj
çalışmaları başarılı, özellikle Buğra Gülsoy’un bıyık imajı çok yerinde bir
tercih olmuş. Başarılı, fakat diğer oyunculara göre daha geri planda rollerde
oynayan Serhat Altunorak da beklenenin üstünde bir performans sergilemiş.
Filmdeki kadınlara gelecek olursak, hepsi birbirinden başarılı. Belçim Bilgin,
gerek imajıyla gerek oyunculuğuyla, orijinal filmdeki oyuncudan daha çok
yakışmış filme. Özellikle filmde geçen ufak bir detay Belçim Bilgin’de daha şık
durmuş. Filmin tek göze batan tutuk oyunculuğunu Şükrü Özyıldız sergilemiş
diyebiliriz. Belki de sadece bana öyle geldi ama bazı duygu değişimlerinde beni
çok yabancılaştırdı.
Gerilim-Kara Komedi tarzındaki
filmin tebrik edilesi iki yanı var. Birincisi afişleri. Özellikle Whatsapp
penceresi olarak tasarlanan afişi ilk gördüğümde çok başarılı buldum. Diğer selfie afişi de oldukça başarılı. İkincisi
ise müzikleri. Usta bir sinemacıyla gerçekleştirdiğim bir röportajda, “İyi
müzik filmde olabildiğince duyulmaz olmalı” demişti. Mithat Can Özer’in filmde
neredeyse duyulmayan müzikleri film ile öyle bütünleşmiş ki sanki görüntünün
bir parçası. Ayrıca annesi Sezan Aksu’nun seslendirdiği “İhtimal ki” parçası
üst üste dinlenecek bir parça.
Filmin esprisi (Spolier içerir):
“Hiç yakışıyor mu ağzına gay
falan, lütfen topoş de.”
0 yorum:
Yorum Gönder